İçeriğe geç

HAZAR TÜRKLERİ…(HAZARLAR)

Kasım 8, 2011

Tarihte savaşçılığı ile nam salmış türk boylarını saymaya kalksak ilk sıralara hangilerini koyarız?

bu belki kişiden kişiye değişkenlik gösterir, kimi hunlar’ı ilk sıraya koyar, kimi avarları…ama ne olursa olsun ilk üç sırada sayacağımız topluluklardan biri kesinlikle HAZAR TÜRKLERİ olacaktır.(ki zaten hazar türkleri avrupa hunları ve avarlar ile aynı soy kütüğüne mensuptur)

Tarih kitaplarından da aşina olduğumuz üzre, hazarlar 5. yy ila 10. yy’lar arasında karadeniz ve hazar denizi’nin kuzeyinde volga nehri ve kırım arasında büyük bir imparatorluk kurmuşlar, çevre devletler ile savaşmış, bazı dönemler bizans imparatorluğu için paralı askerlik yapmışlar, müslüman emevilerle savaşmış, islamiyetin kuzeye yayılışını engellemiş ve hatta din olarak museviliği seçmişlerdir…

Öncelikle şu çok iyi idrak edilmelidir ki HAZAR TÜRKLERİ TAMAMEN MUSEVİ DEĞİLDİR…

Evet, hazar türkleri’nin bir kısmı museviliği benimsemişt,r, lakin büyük bir bölümü eski türk inancı olan GÖK-TANRI inanışına devam etmişlerdir…

bugün hala azerbaycan ve dağıstan’da yaşayan “cuhuro” olarak da adlandırılan “dağ yahudileri” hazar türkleri’nin günümüzdeki uzantılarındandır…

Hazar devleti’nin devlet-yönetici tabakasının museviliği seçmesinin en önemli sebebi ise o dönem islam dünyasının baş aktörü olan ve islamiyeti faşizanca bir yaklaşımla bir ARAP DİNİ haline getirmeye çalışan EMEVİLER ve onların hükümdarı MUAVİYE’dir…

muaviye ve emeviler islam dünyasının kuzeyinde ve kuzey anadolu ve rus stepleri’nin ticaret yollarının tam merkezinde bulunan bu güçlü devleti kendi hanedanları için bir tehdit olarak görmüş,  savaşçılıkları ile nam salmış bu topluluğun islamiyete geçmesine soğuk bakmışlardır.

Nitekim hazar türkleri’de hiçbir zaman emevilere minnet etmemişler, arapların kafkasya’ya hakim olmasını sürekli olarak engellemişlerdir.

yine de hazar türkleri’nin islam dünyasına ve islamiyete katkıları yadsınamaz. şöyle ki emevi-islam devleti’nin sınır komşularından biri olan iran’daki SASANİ devleti islamiyetin en önemli düşmanlarından biri ve iran’da islamiyetin yayılmasını engelleyici bir faktördü. lakin sasanilerin diğer sınır komşusu da hazar türkleri idi…emeviler ne kadar mücadele ettilerse de sasanileri yıkmayı başaramamışlar, ama hazarların iyice hırpaladığı sasani iran’ını 650 yılında ele geçirerek hazarlarla komşu olmuşlardır.

Hazarlar, Kafkasya’da ilerleyen Araplara karşı, 731’de büyük bir güç toplayarak karşı saldırıya geçip Arapları ağır bir mağlubiyete uğratarak, geçmişte Hazarlara karşı birtakım başarılan kazanmış, Ermenistan valisi Cerrah’ı öldürdüler. Hazar ordusu bu savaşta Musul önlerine kadar gelmiştir.

İslam halifeliğinde Abbasiler‘in iktidara geldiği, 763’ten sonra, Arap-Hazar mücadeleleri eski hızını kaybetmiştir. Hazarların Müslüman ülkelerine son akınları Halife Harun Reşid zamanında olmuştur. Halife Harun Reşit, kumandanı Yezid’i Hazarların üzerine göndermiş ve o da Hazarları Ermenistan’dan çıkarmayı başarmıştır. Bundan sonra Arap kaynaklarında Hazarların hücumlarından bahsedilmemektedir. Böylece Güney Kafkaslar‘da hâkimiyet için yapılan Arap-Hazar mücadelesi sona ermiştir.

Hazar türkleri gerek savaşçılıkları, gerek kendilerine özgü kültürleri ile salt kafkasya ve kuzeyinde sınırlı kalmamış, orta avrupa ve balkanlar’a kadar yayılmış ve buralardaki halklarla kaynaşmışlardır.

Avrupa’nın etnik yapısını değiştiren, ATTİLA’nın AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU ordusunda hazar türkleri’nin önemi çok büyüktü. avrupa’nın içlerine yapılan akınlarda hazarlar önemli başarılar elde etmiş, özellikle güneydoğu avrupa’da hun imparatorluğu’na karşı tüm direnç merkezlerini ortadan kaldırmış ve hatta BİZANS’ı vergiye bağlamışlardır. Hazarlar tarafından vergiye bağlanarak iyice güçsüzleşen bizans, tarihi boyunca bu zor durumu unutmamış, hazarlar’la her zaman iyi bir müttefik olmuştur.

1071 malazgirt savaşı’nda hazarları ve hazar soyundan gelen peçenek ve bulgarları romen diyojen’in bizans ordusunda görüyoruz. lakin bizans ordusu’nun vurucu gücünü oluşturan bu unsurlar, karşı cenahta kendileri ile aynı dili konuşan, aynı şekilde at binen, aynı şekilde kılıç kuşanan selçuklu türkleri ile cenk etmekten imtina edip saf değiştirmiş, tarihin o güne dek gördüğü en donanımlı ordu olan bizans ordusu’nun malazgirt’te yok olup erimesinde önemli bir rol oynamış, dolayısıyla anadolu’nun kapılarının türklere açılması ve anadolu’nun türkleşmesinde aktif rol oynamışlardır.

9., 10. ve 11. yüzyıllarda Hazarlar, Müslüman ve Rus tüccarların ülkelerinden serbestçe geçmelerine izin vermişlerdir. Bu tüccarlar özellikle 10. yüzyılda İtil’in devamlı müşterisi olmuşlardır ve bir süre sonra da birçoğu buraya yerleşmiştir. İtil dışında Sakşın şehrini de bir ticaret merkezi yapan Hazarlar, 8. yüzyılla 11. yüzyıl arasında topraklarının geniş bir bölümünde güven ve asayişi sağlamış ve doğu avrupa ve kafkaslarda barışı tesis etmişlerdir. işte bu ticaret hacminin kabarttığı iştah ve Hazar devleti’nin yanıbaşında güçlenen rus knezlikleri ve bizans’ın işbirliği ve diğer türk boyları’nın saldırılarına ancak 11. yüzyılın sonlarına kadar direnebilmiş, bu tarihten sonra zaten merkezi olmayan siyasi otorite iyice zayıflamış ve nihayetinde doğu avrupa halkları(macarlar, bulgarlar) ve kafkas halkları arasına karışarak asimile olmuşlardır.

Çok kuvvetli ve savaşçı bir millet olan hazarların çöküşünün en önemli sebebi bizanslılar, araplar, selçuklular ve ruslar gibi merkezi bir devlet olmayışları ve genelde göçebe bir yaşam tarzını benimsemeleri gösterilmektedir.

Tarihi kaynaklara göre Hazar türkleri GÖKTÜRKLER’in devamıdır. hazar türkleri’nin devlet yapısı ile göktürkler’in devlet yapısı ve töreleri hemen hemen aynıdır. örneğin hazarlarda, göktürklerdeki gibi kağanlık babadan oğula geçerdi ve kağanların Asena adlı dişi bir kurdun soyundan geldiğine inanılırdı. Diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Hazarlarda da kağanın sihirli bir kudreti olduğuna inanılırdı. Halkın başına kuraklık, kıtlık, savaşlarda başarısızlık ve başka uğursuzluklar geldiği zaman, kağan bundan sorumlu tutulur ve bu durum onun ölümüne neden olurdu.

Sovyet arkeologların yaptıkları araştırmalarda elde ettikleri bulgulara göre Hazarlar, Hunlardan daha farklı olarak çok ileri bir medeniyet seviyesine erişmişlerdi. lakin günümüzde sovyetlerin ve rusların sistematik bir şekilde kararttığı bulgular sayesinde diğer türk toplulukları ve öntürklere ait medeniyetlerde olduğu gibi, hazar türkleri ile ilgili olarak elimizdeki belge ve veriler son derece sınırlıdır.

her ne kadar gizlense ve paylaşılmasa da hazarlar’ın tarihin akışını değiştiren bir türk topluluğu olduğu ve türk dünyasında son derece önemli bir yere sahip olduğu muhakkaktır.

Yorum Yapın

Yorum bırakın